14 Mayıs 2012 Pazartesi


EMİLY-EMİNE

Son zamanlarda Harvardlı Emily' nin, Harranlı Emine karşısında yaşadığı hayal kırıklığı çok üzüyor beni. Emine videoyu cart diye indirirken, Emily' nin uzun uzun beklemesi sizce de çok hazin değil mi?

Harranlı Emine bu ülkede yaşadığı için yatıp kalkıp şükrediyordur eminim. Çünkü işi kolay değil; töre cinayetlerine kurban olmaktan kurtulmuş o yaşa kadar, başlık parası sevdasıyla çocuk yaşta evlendirilmemiş, köylü toplanıp tecavüze yeltenmemiş ve en önemlisi istediği videoyu cart diye indirmiş.

Tabi bundan sonrasında da devam edecek macera ve Harranlı Emine hepsini alt edecek eminim. Koca dayağı, sosyal baskılar, iş yerinde tacizler v.s.

O değil de Harbiden Emily' nin bu ezikliği beni çok üzüyor.

Üstelik Harvard da neymiş, Türk üniversitelerinin karşısında, peh...

HAYATA SIFIRDAN BAŞLAMAK MI?




Ne çok insan bir nokta koyup, başka bir noktadan- üstelik unutarak- hayatına devam edebiliyor; şaşkınlıkla ve özenerek izliyorum. Ben beceremem öyle dünü unutmayı, yarına dünü taşımadan umutla bakmayı.. Şayet varsa umudum bugünden arta kalan taşırım yarına, yoksa yarını beklerim hepsi bu...

Ve birde hiç pişman olmayanlar var ki, ''hasetin hası bu'' duygusuna gark ediyorlar adamı. Nasıl bir meziyettir hatasız yaşamak bir bilsem. Ben öyle ucundan kıyısından da değil sapına kadar pişmanlıklar yaşarım. bu yazının başlığından bile hoşnut değilimdir az sonra ve devamında içeriğinden, en son kendimden. Ne hoşnutsuzluk...

yani bıraksak bu ben mükemmelim ayağını da, mükemmel olasım var uğraşıyorum moduna geçsek daha makul olmaz mı? Düşünelim şimdi, düşündükçe çözümü bulunmamış hayatın bilinmezlerinin ya neyse, denemekte fayda var...

ZAMAN SU GİBİ AKIP GİDİYOR

Zaman su gibi akıp gidiyor..

Ne kadar sıradan bir söylem değil mi uzaktan bakınca. Herkes tarafından sık sık kullanılan, kullanıldıkça taşıdığı anlamı azalan, baş sallama ile desteklenmekten öteye gidemeyen bir cümle olmuş çıkmış.

Şimdi bir daha okuyun, bir daha düşünün, '' zaman su gibi akıp gidiyor''..

Geçmişi düşünü bir, daha dün çocuk değil miydik biz yahu. Şimdi 31 yıl bırakmışım geride, oysa avucumda toplasan bir yıl bile yok..

Gözlerinizi kapatıp düşünün ve düşünürken tekrar edin '' zaman su gibi akıp gidiyor''

Şimdi hissettiniz mi içinizde o acıyı. Akıp giden zaman karşısında ki acizliğinizi gördünüz mü? Dün dağ gibi gördüğünüz ve çokça korktugunuz babanızın yaşlı hallerini düşünün, ne acı değil mi? Keşke ben çocuk olsam yine, babam dağ gibi olsa, annem hep bizi korusa ve ben onlardan korksam.

Ve anne;

ayakkabılarımı boyama artık sabahları, çünkü ben bunu hak etmiyorum...

YALNIZLIĞIM, PASAKLI KONTESİM..


Yalnızlığım kaybolmuştur ve biliyorum artık bana geri gelmeyecek, bu yüzden gönlünü almak için uğraşmayacağım.. bulanların ona iyi davranmasını diliyorum.

gereksiz yazar/04.02.2009


SEVGİ DUVARI

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Bedenimin bir suçu yok. Ruhum ya da kaynağını bilmediği bi yer şeytana pusu kurmuş sadece. Yok hayır, bir suikast değil amacım, olsa o anlarda dost olur muyum hiç şeytanla. Akılsa insan denen canlıyı her şeyiyle yöneten, işte suçlu o. İnsanın hayat karşısındaki acziyeti biter mi hiç, ben oldum buyrun siz zaptedin sefa kanallarını diyecek kadar büyüyebilir mi? Böyle bir dünyada olgunlaşmak ne mümkün! Üstelik yol ayrımlarında, kendi iradesi dahilinde seçtiği yolların hemen hemen hepsinden pişmanlık duyan bir insanım ben ve çok özenirim ''yaşadığım hiçbir şeyden pişman olmadım'' diyenlere. Çoktan seçmeli sınavlarda, cevap anahtarı beni ikna etmese orda dahi pişman olacağım seçtiklerime. Hatta dahası var, benden bağımsız ''olmuş'' larda bile kendine sövüp sayan bir faniyim işte.